5 Eylül 2015 Cumartesi

Die Welle(İnceleme)


Bugün 2008 yapımı Die Welle adlı -Türkçeye ‘’Tehlikeli Oyun’’ olarak çevrilmiş- filmi sizler için incelemeye tabi tuttum. Gerçekte yaşanmış sosyal bir deneyimi konu alan film 3. Hare adlı sosyal bir deneyi anlatıyor. Öncelikle söylemem gerekir ki siyasi ideolojilere ilgisi olan kişilerin kesinlikle izlemesi gereken bir film diyerek incelememe başlıyorum. Die Welle filmi otokrasiye ve faşizme karşı bilinç yaratmaya çalışırken işlerin nasıl kötü sonuçlar doğuracağını düşünemeyen özgürlükçü bir öğretmeni ve öğrencilerini konu alıyor. Filmde faşizm ve otokrasinin doğurabileceği yanlışlıklar açık bir şekilde anlatıyor. Öğretmen dersin daha ilgi çekici ve daha verimli olabilmesi için bir grup kuruyor, bir üniforma, bir isim belirliyor. Ancak olaylar amaçlanandan farklı noktalara geliyor. Bir düşüncenin, bir fikrin örgütlenmiş bir topluluk üzerinde topluma karşı oluşabilecek tehlikeli bir harekete dönüşmesi anlatılıyor. Öğrencilerinde öğretmeninde başta karşı çıktıkları düşüncelerin sonuçları içinde kendilerini bulmaları anlatılıyor filmde. Farklı düşünceden, farklı çevreden insanların nasıl aynı düşüncede bir araya geldikleri filmde fark edilebilir bir gerçeklik ve bu kişilerin aslında karşı çıktıkları olgulara kendilerini nasıl kaptırdıklarını görüyoruz. Bir grubun içine giren insanların benliklerini nasıl kaybettikleri ve amaçlanan düşünceden sapmaları gözler önüne seriliyor. Filmin gerçek bir olaydan esinlenilmesi ise bize yaşadığımız dünyada siyasi ideolojilerin insanları nasıl etkileyebileceği hakkında fikir veriyor.

Şüphesiz film en başta önemli bir sorudan ve bu sorunun cevabından oluşuyor. Öğretmen maddi durumları ve sosyal ilişkileri farklı gençlerden oluşan bir grubu aynı formda buluşturmakla kalmıyor aynı zamanda benliklerini arka plana iterek ortak bir görüşe bağlanmalarını da sağlıyor. Her insanda bulunan aidiyet duygusunu hedef alarak, gelir adaletsizliği, düzün bozukluğu gibi konuları da açarak, öğrencilerin kendilerini güçlü hissetmelerini sağlıyor. Bu gücün tadına varan öğrenciler ise, oyun sona erdiğinde bile ''Dalga'' kimliklerini unutmak istemiyor ve işte o zaman bütün bu iyi niyetli çaba, herkesin düşüncelerini saptıracak bir trajediye dönüşüyor.

Öğrencilerin kendi düşüncelerine karşıt olan muhalefet düşünceleri bile nasıl sert ve katı bir şekilde karşıladıkları da faşizm ve otokrasi gibi siyasal ideolojilerin nasıl bir yapıda olduğunu da bize anlatıyor. Bir düşüncenin amaçlandığının dışında nasıl kullanılabileceğini filmde görüyoruz. Karşıt düşüncede olan arkadaşımız, sevgilimiz ya da başka biri olsa da düşüncelerin insanlar üzerinde nasıl etkileri olduğunu da görüyoruz. Türkiye’deki 80’ler dönemi gibi aynı aileden farklı görüşteki insanların nasıl düşman oldukları, nasıl düşman haline geldikleri, düşüncelerin insanlar üzerinde nasıl bir etki yaratabileceğine dair açık bir örnek.

Bu filmi sadece faşizm ve otokrasi açısından değerlendirmek doğru olmaz. Anlatılmak istenen insanların en uç düşünceye bile belirli bir gerçeklik çerçevesinde yaklaşması durumunda, kötünün sadece törpülenmiş yanını görmekteki seçiciliğidir. Düşüncelerin nasıl sapkın bir hal alabileceği ve insanların amaçlarından nasıl farklı bir yöne yönelebileceği açıktır, bir düşünceyi savunurken düşüncenin içindeki doğru yönleri ön plana çıkarırken yanlış olanları törpüleyerek yok etmek gerekir ancak körü körüne bağlanılmış bir düşünce amaçlanan ideallerden uzak kalır ve düşüncenin hakim olduğu toplumu ciddi bir yıkıma sürükler. Bir düşünceyi savunurken muhalefet bir düşünceyi de ciddiye alman gerekir çünkü savunduğun düşüncenin eksik ya da aksak yönlerini o düşünceyi savunun kişilerin ya da düşüncenin arasında fark edemez duruma gelebilirsin. Bu noktada muhalefet olan düşünceler ya da kişiler savunduğun düşüncenin yanlışlarını ya da aksayan yönlerini ortaya çıkarabilir ve sende içinde bulunduğun ve benimsediğin düşünceyi sorgulayıp aksak ya da yanlış kısımlarını fark edebilirsin.

Kanaatimce filmden alınması gereken fikir sadece otokrasi ya da faşizme karşı bir duruş olmamalıdır. Filmden alınacak fikir, bir düşüncenin amacı ne olursa olsun sapkın ve bağımlılık düzeyinde kabul edildiği takdirde o düşüncenin amaçlarının nasıl sapabileceği ve toplum için nasıl tehlikeli bir noktaya gelebileceğidir. ‘’Toplulukların savunduğu her düşünce yanlıştır’’ görüşü doğru olmaz ancak kabul etmemiz gerekir ki insanoğlu dünya içinde var olduğu sürece görüşleri kullanan ya da saptıran kişiler olacaktır. Bir ideoloji toplumlar için hem en iyi hem de en kötü durum halini alabilir çünkü iyi ve kötü arasındaki ince çizgiyi belirleyecek olan o görüşü savunan insanlardır.


Bazen bir olguyu anlayabilmek için onun tam merkezinde olmanız gerekir, bilinçli olarak ya da farkına bile varmadan. Film bu olguyu berrak bir şekilde dile getirmiş faşizm ve otokrasi gibi görüşlerin ya da yanlış savunulan düşüncelerin nasıl sonuçlar doğurabileceğini bizlere anlatmıştır. Önemli olan bir düşünceyi savunmak ya da benimsemek değil o düşüncenin amaçlarını ve doğurabileceği sonuçları kavrayabilmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder