Merhaba sevgili okurlar bugün sizin için dönemin fantastik
prensi olarak adlandırılan Brandon Sanderson’ın Steelheart kitabını
inceleyeceğim. Sanderson’ın eşsiz üretkenliğiyle ortaya koyduğu bu kitap
kendini kesinlikle okutmayı başarıyor diyorum ve hemen yazıma başlıyorum.
Günümüz sinemasında Marvel-DC kapışması aldı başını yürüdü
ve tüm dünya biranda süper kahraman çılgınlığının altında boğulup kaldı. Bu
çılgınlığın ve kahraman bolluğunun arasında Sanderson bu kitapta bize çok güzel
bir kapı açıyor, süper kahramanlara olan bakış açımızı köklerinden sarsarak
süper kahramanlara başka bir şekilde bakmamızı, hatta onlar hakkındaki fanatizme
varan düşüncelerimizin değişmesini sağlayacak gibi gözüküyor.
Sanderson’ın bu kitap da bize sunduğu derin düşünce ‘’Ya
kötü olsalardı’’ oluyor. ‘’Süper kahramanlar insanları kurtarmak yerine
insanları kullanmayı tercih etselerdi neler olurdu?’’ sorusu bu kitapta
anlatıyor. Bu kitapta kahramanlardan ‘’Epik’’ diye bahsedilmiş bende öyle
yapacağım. Epikler dünyayı kurtarmak yerine ona hükmediyor, insanları eziyor ve
onları kullanıyor. Başkarakterimiz olan David ise babasının ölümünden sorumlu
olan epikten intikam almak için yıllar içerisinde kendini hazırlıyor.
Kitap David’in epiklere karşı olan insanların son direniş grubu
asilere katılıp babasının intikamını almaya çalışmasını anlatıyor. Kitap
oldukça akıcı, okurken olayların hızlılığına kendinizi kaptırıyorsunuz adeta
bir kitap okumuyorsunuz da bir film izliyorsunuz. Kitabı elinize alıp ilk
bölümü okuduğunuzda bir kitabın giriş bölümünün bu kadar güzel ve konuyu bu
kadar rahatlıkla anlatılmasına şaşırmakla kalmıyor sanki bir filmin ilk
sahnesini izliyormuş gibi hissediyorsunuz.
Kitapta yazarın yaratıcılığı üst düzeyde ancak kitabın en
güzel yönü aslında en kötü yönü olarak gözünüze çarpıyor. Okunması ve
sindirilmesi son derece kolay olan bir kitap, hikâyesi hemen sizi içine çekiyor
ancak kitabın kolay okunmasını sağlayan olayların hızlı ilerleyişi bir yerden
sonra kitaptaki olayların sizin için çok sığ kalmasına neden oluyor. Çok hızlı
ilerleyen olay örgüsü karakterlerinde aceleci davranmalarına vesile olmuş,
kitabı okurken ‘’Bir iki dakika durup plan yapsaydınız’’ demeden
geçemiyorsunuz. Kitap dil ve konu olarak oldukça sürükleyici. Fantastik
öğelerin bir süper kahraman kitabında olması gereken kadar bulunduğu yazarın bu
konuda müthiş bir denge yakaladığını bizlere gösteriyor. Aceleyle olan olaylara
rağmen kitap biz okuyanları şaşırtmayı kesinlikle başarıyor.
Kitaptaki karakterlerde oldukça kendine özgü karakterler,
asilerin her biri gerçek anlamda bir film karakteri özelliğe sahip aslında bu
kitaptaki hemen hemen her şey filmden fırlamış gibi ama yine de fantastik kurgu
ve süper kahraman olaylarını seviyorsanız ya da güzel bir kitapla gününüzü geçirmek
istiyorsanız bu kitap işte o kitap. Bir çırpıda sizi içine alan ve kitabı
bitirdikten sonra hemen ikincisini okumak isteyeceğiniz, sizi günlük yaşamdan
uzaklaştırıp çok fazla kafanızı yormadan kavrayacağınız nadir kitaplardan biri.
Kitabı okuduktan sonra büyük ihtimalle içinizden ‘’Filmi
çıkacak kitap’’ diyeceksiniz ve yanılmayacaksınız. Film hızında ve tadında olan
bu kitap yakın zamanda beyaz perdede yerini alacak gibi gözüküyor. Acaba Marvel
ve DC’nin boğup büyük bir ‘’Normal’’ e dönüştürdüğü süper kahraman filmlerinin
yanında, bir solukta okunan Steelheart kitabının filmi kendine nasıl yer
bulacak.
Hızlı bir kitaba hızlı bir inceleme yapmak istedim bir
solukta okumanız dileğiyle.
GÜVENÇ TÜRKOĞLU